Kuşadası ve Çevresinde Gezilecek Yerler

Kuşadası ve Çevresinde Gezilecek Yerler

Zeus Mağarasına Gitmek için tıklayın 

Kuşadası’nda bulunan Zeus Mağarası konu olmuş olduğu mitolojik hikayeler ile oldukça zengin bir kültürü içermektedir. Mağara Dilek Yarımadası’nın giriş kısmında bulunmaktadır. Mağaranın girişinin saklanmış olması sebebi ile mitolojik hikayeler ile birebir örtüşmektedir.

Mağaranın en derin bölgesi on beş metreye kadar çıkarken, mağaradaki suyun sıcaklığı yaz ya da kış fark etmeksizin her zaman beş derece. Mağaranın içi yaz dönemlerinde oldukça serinken kış aylarında da ılık olmaktadır.

Güvercinada Kalesi

Kuşadası’nın simgesi durumuna gelmiş olan Güvercinada Kalesi, Mora İsyanı sırasında meydana gelebilecek olan saldırıları önlemek hedefi ile yaptırılmıştır. Körfezde bulunan kale limanı çevreliyor. Kale dalgakıranlar ile karaya bağlanmıştır.

Aynı zamanda Kuşadası için oldukça önem arz etmektedir. Çünkü Kuşadası adını buradan almıştır. Kalenin geçmişi Bizans’a kadar uzanmaktadır. Korsanlara karşı savunmada rol almasından dolayı halk tarafından Korsan Kalesi olarak da isimlendirilmektedir.

Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı

Kuşadası’nda tarihi eserleri ziyaret etmek isteyen gezginlerin Kuşadası gezilecek yerler listesinde yer vermiş oldukları Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, küçük bir kaleye benzeyen görüntüsü ile dikkatleri üzerine çekmektedir.

Taşlardan inşa edilmiş olan Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Evliya Çelebi’nin Seyahatname eserinde de bulunmaktadır. Kervansaray turistik konaklama tesisi olarak da hizmet vermektedir. Yapı tamamen taş olduğundan dolayı da sıcak yaz günlerinin kurtarıcısı olacaktır.


Efes Antik Kenti Gitmek için tıklayın

Selçuk sınırları içerisinde kalan antik şehir Kuşadası’na on dokuz kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Antik şehrin en popüler yapılarının arasında antik tiyatro ve Celsus Kütüphanesi gelmektedir. Yaklaşık yirmi beş bin kişilik bu tiyatro da sadece oyunlar değil gladyatör dövüşleri de düzenleniyormuş.

Roma mimarisinin en güzel örneklerinden bir tanesi olan Celsus Kütüphanesi, Vefat eden Efes Valisi adına oğlu tarafından yaptırılmıştır. Dışarıdan bakıldığı zaman iki katlı gibi görünüyor olsa bile tek kattan oluşuyor. Kütüphane içerisinde bulunan heykeller oldukça dikkat çekici.

Meryem Ana Evi  Gitmek için Tıklayın

Selçuk’ta bulunan Hristiyanların hac yerlerinden bir tanesi olarak kabul edilmiş olduğu için sene boyunca yüzlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Kiliseye doğru yürümüş olduğunuz yolun iki tarafında da birden fazla hediyelik eşya dükkanı ile karşılaşabilirsiniz.

1961 yılında Hristiyanların hac yeri olarak ilan edilmiş olan Meryem Ana Evi’nde her yıl onlarca Hristiyan hac görevini yerine getiriyor. Kiliseye girmiş olduğunuz zaman sizi ilk olarak büyük bir bahçe karşılamaktadır. Bahçeyi geçtiğiniz zaman ise bronz bir Meryem heykeli bulunuyor.


 

Pamukkale Hierapolis Antik Kenti - Denizli   Gitmek için Tıklayın

Ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken yerler listelerinin neredeyse tamamında yer verilen ve her yıl 2 milyon civarında turistin ziyaret ettiği Pamukkale, doğanın sanatçı rolünü üstlendiği yerlerden. Termal suların hava ile teması sonucunda meydana gelen beyaz travertenlerin donmuş bir şelale benzeri kademeli şekiller oluşturduğu ve yer yer teras biçimli havuzlar meydana getirdiği Pamukkale’nin çekiciliğinin keşfi Roma Dönemi’ne kadar gidiyor.

Pamukkale Travertenleri'nin hemen yanında tüm görkemiyle ayakta duran Pamukkale Hierapolis Antik Kenti'nin kalıntılarının büyük bölümü de bu dönemden. Eşi bulunmaz güzellikteki travertenler ile birlikte bu kalıntılar UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi’nde yer alıyor.

 

Pamukkale’nin hemen ilk görüşte sizi büyüleyeceğine eminiz. 2 bin yıl öncesinde de Bergama Krallığı bu çekiciliğe karşı koyamamış ve travertenlerin yanına Hierapolis Kenti’ni inşa etmiştir. Bu dönemde Hierapolis bir termal sağlık merkezi gibi görev yapmış ve şifalı olduğuna inanılan kaynakları binlerce yıl boyunca Anadolu’nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret edilmiştir. Günümüzde de güzellik ve sağlık arayışı içinde termal havuzları ziyaret edilmeye devam ediyor. Siz de binlerce yıl öncesindeki antik dünyanın insanlarının yüzdüğü sulara girebilir ve travertenlerin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak oluşumu binlerce yıl alan bu doğal güzellik oldukça hassas. O yüzden yalnızca belli kesimlerinde dolaşılabiliyor ve sularına girilebiliyor. Pamukkale’de daha uzun süre kalmak ve şifalı sularından yararlanmak isteyenler ise antik kentin ve travertenlerin yakınında yer alan termal tesislerde hem konaklayabilir hem de masaj, termal sular ve çamur banyolarının keyfini yaşayabilirler.
  

Hierapolis, Hristiyanlık açısından da kutsal bir yerleşim. Bu kutsallığın en önemli nedeni İsa’nın 12 havarisinden birisi olan Phillippus’un burada öldürülmüş olması ve mezarının da burada bulunması. 5'inci yüzyılda saray mimarlarınca yapılan, azizin mezarının yer aldığı Martyrium, Hristiyanlığın kutsal yapılarından. İçinde vaftiz teknesi ve piskopos ayin mekânlarının yer aldığı 6'ncı yüzyıl katedrali ile 7'nci yüzyıla tarihlendirilen Direkli Kilise diğer önemli Hristiyan yapıları. Daha küçük pek çok kilise de kentin çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Tüm bu yapılar Hierapolis’in Bizans Dönemi’nde önemli bir dinsel merkez olduğunu kanıtlıyor.

Hierapolis Antik Kenti Nerededir?

Denizli'nin 17 kilometre kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti'nin Arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır.

Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Helenistik Dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı bilinmektedir. Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir.

Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS 60) büyük depreme kadar, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır.

Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir.

Hierapolis Antik Kenti’nin Bölümleri

Hierapolis Tiyatrosu: Büyük yapı dört ada üzerine inşa edilmiştir. Dik olan cavea diazoma'dan iki kısma bölünmüştür, dikey olarak 9 cuneusa Summa cavea galerisi ile 8 basamak yerleştirilmiştir Ima caveanın (alt basamaklar) orta kısmı, proedria için mermer bir exedra şeklinde düzenlenmiş, yüksek arkalıklı, arslan ayaklı oturaklar, kentin önemli kişileri içindir. Sahne binası, logeion ve geniş bir sahne arkasına sahiptir ve skene ile bağlantılıdır. Skene fronsun üç düzeni mermer monolit sütunlar tarafından podium üzerine oturmakta ve burada Apollon ve Artemis'e adanmış, bezeli korniş bulunmaktadır. Bu görkemli yapı, İmparator Septimius Severus zamanında İS III. yüzyılda, önceki evreyi (Flavius Dönemi) içine alarak ve yok ederek inşa edilmiştir. Geç Roma Dönemi'ne kadar kullanılmış, bunu arkhitravının alt yüzüne, İS 352 yılına tarihli ve skene fronsun onarımını yazıttan anlaşılmaktadır.

 

Aziz Philippus Martriumu: Hierapolis Antik Kenti'nin eşsiz termal suları ile bir şifa kaynağı görülmesinin yanı sıra, hem Pagan dönemlerinde hem de Hristiyanlık döneminde kutsal kent sayılmıştır. Bunun nedeni de İS 80 yıllarında Hierapolis'e Hristiyanlığı yaymaya gelen ve Hz. İsa'nın 12 havarisinden biri olan Aziz Philippus'un burada çarmıha gerilerek öldürülmesidir. İS 4. yüzyılda Hristiyanlık resmi din olduktan sonra Aziz Plilippus adına öldürüldüğü yerde bir şehitlik yapılmıştır. Dini ve ruhi tedavi merkezi olarak yapılan yapı sekizgen planlıdır. Ortasındaki mermer kaplı alanda da Aziz Philippus'un mezarı vardır. Bizans Dönemi'ndeki surun dışında kalan bu merkeze geniş ve uzun merdivenlerle çıkılır. Yapıya yaklaşan son bölümdeki merdivenlerin sağında Ayazma çeşme yapısı vardır. Yaklaşık 20 metre çapındaki sekizgen bölümün üstü kurşun kaplanmış bir kubbe ile örtülmüştür. Yapıda dua edilmesi için küçük şapeller mevcuttur. Sekizgen bölümün tabanı mermer, koridor ve bağlı bölümlerin tabanı bitkisel motifli mozaik ile odaların tabanı traverten, halkın kaldığı dış odaların tabanı ise sıkıştırılmış topraktır. Günümüzde de birçok kilise Aziz Philippus bayramını kutlayıp ayin düzenlemektedir. 
Kaynak : https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/denizli/gezilecekyer/pamukkale-hierapolis-antik-kenti


 İZMİR - KONAK - KEMERALTI ÇARŞISI 

Gitmek için Tıklayın


Mezarlık başı semtinden Konak Meydanı’na kadar uzanan bölgeyi içine alan tarihi çarşıdır. Çarşının ana caddesi Anafartalar Caddesidir. Ve büyük kavis çizer. Bu kavis; caddenin geçen yüzyıllarda var olan iç limanın etrafını dolaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Liman, zamanla ağzına doğru dolmaya başladığından, yeni yerleşim ve ticaret sahaları açılmış ve buraları yeni binalarla değerlendirilmiştir. İlk yapıldığı yıllarda çarşı, kısmen tonozlu, kiremit örtülü, yan sokakları ve arastalarıyla bir kapalı çarşı görünümündeydi.

Yakın yıllara kadar Şadırvan altı Cami’nden Havra Sokağı’na kadar devam eden sokakların üstü örtülü idi. Çarşı; Kemeraltı adını bu bölümünün üstünün kapalı olması özelliğinden almıştır. Çarşıya dik olarak açılan bugünkü küçük sokakların bir bölümünün üstü de yine beşik tonozlarla örtülü bulunuyordu. Bunlara açılan diğer ara sokaklarla birlikte arastalar oluşmaktaydı. Çarşı içinde pek çok han yer almaktadır. 

Eskiden olduğu gibi günümüzde de Kemeraltı Çarşısı, İzmir’in en önemli alışveriş merkezidir. Eskinin gizemli tonoz ve kubbeli dükkânlarının sayısı oldukça azalsa bile, modern iş merkezleri, mağazaları, sinemaları ve kafeteryaları ile sokakları günün her saati canlı, her türlü alışverişin yapılabileceği bir site görünümündedir. Bu kapalı ve açık mekânlardan oluşan çarşıda geleneksel Türk el sanatlarından seramikler, çini panolar, ahşap ürünler, tombaklar, halı ve kilimler, deri ürünlerinin her çeşidini bulmak mümkündür. 


Whatsapp Telefon